22 Haziran 2008 Pazar

Quantum Mechanics, is it magic? (2)

# Geçen bölümlerin ana fikri:
both magic and classical physics believe in an established order in nature, determined by eternal and immutable laws that permit to foresee the course of events with certainty and which allow us to act in accordance with these.
# idi. Bu ifade FRP'deki büyü anlayışıyla da uyumlu. Fantezi romanlarında da büyücüler, sihirli sözcükleri ezberlerler, asalarıyla belli bir hareketler yaparlar ve kudretlerinin elverdiği ölçüde büyülerini yaparlar. Olasılığın pek bahsi geçmez. (Masa başında oynanan FRP'ler hariç tabii, orada zar atılıyor sanırım.)
# Arada, non-local etkileşimlerin klasik fizikte hüküm sürdüğü iki yüzyıllık bir dönemden dem vuruyor. Newton'ın kendisi onları anlaşılmaz buluyor ve fizikten atılması gereken geçici çareler olarak görüyormuş. Newton 1693:
It is inconceivable that inanimate brute matter should, without the mediation of something else which is not material, operate upon and affect other matter without mutual contact. . .That gravity should be innate, inherent, and essential to matter, so that one body may act upon another at a distance through a vacuum, without the mediation of anything else, by and through which their action and force may be conveyed from one to another, is to me so great an absurdity that I believe no man who has in philosophical matters a competent faculty of thinking can ever fall into it.
# Eter muhabbeti etkileşim fikriyle beraber ortaya çıkmış demek ki.
# Konumuza geri dönersek, sihir ve klasik fizik (yazara göre) aynı prensipler üzerine kurulu, ama biri bilimsel diğeri değil. Bu ayrımı nasıl yapıyoruz. Vallahi bence aynı prensipler üzerine kurulu değil. Büyüyle ilgili okuduğum bir kitap vardı, Castaneda'nın yazdığı "Don Juan'ın Öğretileri". Orada muhtelif bitkilerin (dostların) yardımıyla insanın algılarını değiştirmesi üzerine kurulu büyülerden bahsediyordu. Orada anlatılan deneyimlere göre ne bitkinin etkisindeykenki deneyimlerin realizminden ne de lokallik vs.'den söz etmekten mümkündü. Yani etki altındayken deneyimlenenlerin fiziksel dünyada neye karşılık geldiği Don Juan tarafından ısrarla bağlam dışı bırakılıyordu. Çömez ustasına dumana dönüştüğünde dışardan nasıl göründüğünü defalarca sordu, Don Juan da defalarca bunun önemli olmadığını söyledi. Hiçbir realizm kaygısı yok. Neyse biz yazarların sınıflandırmasına sadık kalalım ve onların kavramları bu şekilde kullanarak nereye varmaya çalıştıklarını görelim.
# Bu saydığı türden a priori prensipler (realism/gerçekçilik, causality/nedensellik, seperability/ayrılabilirlik-ayırtedilebilirlik, locality/yerellik, flow of time/zamanın akışı) bir teorinin bilimsel sayılması için gereken ön koşullar mıdır? Değildir ki büyü bu prensiplere uymasına rağmen bilimsel sayılmıyor.
# Buradaki ilginç bir tespit, EPR'nin argümanlarının başarısız olmasının nedeninin quantum teorisinin yetersizliği/eksikliği iddialarını bir takım a priori prensiplere başvurarak temellendirmeleri olduğunu söylemesi. Oysa bilimsellik başka bir yerde yatarmış.
The magician translates directly to nature the laws that are present in his head, while in science the laws seem to be derived from the previous order that we humans have managed to introduce in a concrete field of the material reality... For the magician, the origin and legitimacy of the laws reside in our heads, while for scientific theories the origin and legitimacy reside in nature itself (through our intervention).
# Yine bir kavram kargaşasıyla karşı karşıyayız sanırım. Yazar beğenmediği ne varsa sihir kavramına yüklüyor onu, sihirin öyle bir şey olup olmadığına bakmadan. Neyse efendim. Sanırım kastettiği bilimsel bilginin bilimselliği uyguladığı metottan gelirmiş, meşruiyetini yine doğada aramasındanmış, yanisi deney yapmamızdanmış.
# Büyüye atfettiği yaklaşımın bir başka örneği olarak Aristo fiziğini veriyor. Aristotales'in hareket yasaları şunlarmış. 1) Evrende her nesnenin bir doğal yeri vardır. Özgür bırakıldığında doğallığında oraya döner. 2) Doğal yerine gitmeyen bütün hareketler için başka bir nesnenin uyguladığı bir kuvvetin zoru gerekir. (Sürtünmenin yaygınlığı hasebiyle günümüzde dahi pek çok insan hareket için kuvvetin zorunlu olduğu fikrini sürdürmektedir, deyu tespiti patlatıyor.)
# Aristotales'in fiziği günümezdeki anlamıyla bilimsel bir bilgi değilmiş. Galileo çağlar sonra bu doğal hareket fikri yerine atalet kavramını getirmiş. (Gerçi burada kullanılan kelimenin sürekliliği geçmişi anlamamızı zorlaştırıyor olabilir. Yani kuvvet kelimesinin fizikte artık çok kesin bir anlamı, belli fiziksel dimension'ları var. Aristotales'in kuvvetten anladığının bu olmadığından emin olabiliriz. Tıpkı zamanında Newton'ın enerji kelimesini kullanarak bahsettiği şeyin aslında bizim günümüzde momentum kelimesini kullanarak bahsettiğimiz şey olması gibi.) Deneyini vs. yapmış, sonrasında Newton da kanunlarını fışkırtmış.
# Bu örneklerden sonra illet olduğum şu cümle geliyor:
since immemorial times the evolution of human thought seems to have past first from survival to magic, then from magic to religion and finally from religion to sciences.
# Gördün sanki. Kurtulun at gözlüklerinden, kurtulun şu doğrusal tarih anlayışından artık. Bu tür laflarda tarihsel bir yanlışın ve geçmişi horgörünün yanında, bugünün şu parlak/aydın anlayışına varabilmek için zamanında o vahşi, ilkel, batıl inanışlara sahip olmamız da gerekirdi şeklinde de bir dayatma var sanki.
# TRT'de geçmiş zaman olurki gibi bir komedi programı vardı. Tamamen anakronizm üzerine kurulu bir espri anlayışı vardı. Günümüze has diyaloglar, pazarlama anlayışı, haber sunum üslupları vs. Osmanlı Anadolusu'nda geçen skeçlerde kullanılıyordu. Bence çok komikti. Bu bölüm de o komiklikte bir anlatımla bitiyor. Efendim sihirin elitleri, uyguladıkları yöntemlerin, sihir yasalarının işlemediğini fark etmişler ve yavaş yavaş din aşamasına geçmişler. Oldu canım.

Hiç yorum yok: