21 Eylül 2008 Pazar

Havaalanı notları

# Okulun açılması şerefine odamı, bilgisayarımı, pılımı pırtımı topluyorum, derliyorum.
# NY'a ilk gidişim sırasında (2006?) notlar tuttuğum bir defter buldum. İki vecizemle açılıyor:
Ahlak iyiyi görme değil, bir karar verme sorunudur.
Us bizi karar verme gereksiniminden koruyamaz.
# Şöyle devam ediyor:
T.A.V (artık açılımı neyse) her yere üzerinde "Düşünceleriniz" yazan dilek kutuları koymuş. Genel olarak neler düşündüğümü mü merak ediyorlar?
Sevgili TAV. Gittikçe parçalandığımı, değersizleştiğimi, öz-farkındalığa sahip bu zihin-beden yığınını hak etmediğimi hissediyorum. Yang'lar ying'leri yemiş bitirmiş. Memnun olup olmadığımı soruyorsun. Hiç kusura bakma ama memnun değilim. Öncelikle bu dünya değişmeli. Gerçi mümkün olan başka diğer dünyalardan da öyle pek ümitli değilim. Tabii bu dünyanın değişmesinin aciliyetinin baş sebebi de dengesizliğin ana kaynağı olan beni içeriyor oluşu. İçinde benim olmadığım başka bir dünya mümkün! Teşekkür ederim.

Super GRUB Disk

# Windows partition'ımda yer kalmamıştı. Ubuntu'nun doldurduğu partition'lar da atıl duruyordu. Çünkü:
  • Alsa'nın ses kartımı Windows gibi düzgün kullanamıyor, Jack server ve başka bir müzik programının aynı anda ses kartına erişemiyordu. Yani Firefox'ta bir flash clip seyredince müzik programları çalışmaz hale geliyordu.
  • Hibernate ve sleep'te bir sorun vardı. Aslında en önemli gerekçe bu. Linux hibernate etmediği için işletim sistemi değiştirmek çok vakit alıyordu.
  • Çözemediğim bir şekilde Linux pili 2x hızla bitiriyordu vs.
# Bu gibi gerekçelerle Ubuntu'yu kullanmıyordum. 30 küsur GB yer ayırmıştım oysa. Sonra Taylan Hoca'dan VMWare programını öğrendim. Linux'u Windows altında bir sanal makineye kurayım dedim.
# /home'daki dosyalarımı yedekledikten sonra, Vista'daki bir şahanelikle tanıştım. Disk manager'ı partition'ları extend edebiliyormuş! Linux partition'ları sildim. Windows partition'ına sağ tıklayıp "genişlet" dedim. Adam dosyalarımı bozmadan boş kalan yerleri kaplayı verdi. Aferin Vista, takdirimi kazandı. (belki de olması gerekeni yaptı?)
# Sonra bilgisayarı boot edince GRUB'un error22 hatasıyla karşılaştım. Tam bir Catch22 vakâsı. GRUB kendini MBR'ye yani disk'in en başında, bilgisayar açılırken ilk okunan bölgeye yazıyormuş. Linux kurulunca GRUB göstereceği menüyü Linux partition'ındaki bir dosyadan okuyor. E, ben Linux partition'ını imha ettim. Adam okumaya çalışıyor başarısız olunca da hata veriyor. MBR'yi değiştirmenin tek yolu da başarıyla boot etmiş olmak. Haydi bakalım!
# Elimde Vista recovery CD'si olsaydı sorunu çözebilecektim sanırım, ama hala onu hazırlamaya üşeniyorum.
# Bulduğum nihai çözüm Super GRUB Disk. Hem problem çözücü hem de öğretici. MBR'mi temizledi, açılışı ikinci partition'a yönlendirdi. (birincisi recovery partition'ı). Cillop etti.

12 Eylül 2008 Cuma

Sona kalan dona kalır: Quantum Field Theory

# Doktorda çalışacağım konuyu ararken buldum kendimi. Fizikçilerin blog'larına bakmaya başladım. Birinde şu paragrafı içeren bir yazı vardı:
Continuing my confession, I started teaching again this last week. This semester I am teaching a course introducing quantum field theory to beginning graduate students. I see the world (OK, my tiny little world) as being divided into two kinds of people. There are those who think quantum mechanics, the kind that deals with particles like electrons and their wavefunctions, is our fundamental description of the world. Then there are those who know better…So, my aim is to convert as many people as possible to view quantum fields as the fundamental entity of our (current description of) nature, and everything else as a derived concept. Along the way I am hoping to disabuse students of such confusing notions as relativistic quantum mechanics and second quantization…
# Dediği gibi, benim de hayat görüşüm, o esnada bildiğim en son fizik teorileriyle sınırlı oluyor. Uzun vakit parçacık-dalga ikilemiyle uğraşmıştım. Sonra quantum mekaniği öğrendiğimden beridir "yok kardeşim dalga parçacık ikilemi diye bir şey, tüm fenomenler, parçacık ve onun dalga fonksiyonu cinsinden açıklanabiliyor, çelişen bir şey yok" diyordum. Tonguç Hoca QFT'den bahsedince yine geriden takip ettiğimi anladım.
# Böyle yapacaklarına, yani eski/yanlışları çoktan tespit edilmiş teorileri, hatalarını gizleyerek, onların çerçevesinde zihin-cimnastiği problemleri çözdürmekle yetineceklerine, sürekli üst teorilere hazırlayacak şekilde konu anlatsalar ya!
# Yeter artık bu "küçük sayıdan büyük sayı çıkmaz" zihniyetine son!

11 Eylül 2008 Perşembe

Semantic Web ve Düz Mantık

# Murat'ın uzun zaman önce link'ini gönderdiği, Semantic Web furyasıyla ilgili şu yazıyı okudum. Şu paragraf yazının özeti gibi:
After 50 years of work, the performance of machines designed to think about the world the way humans do has remained, to put it politely, sub-optimal. The Semantic Web sets out to address this by reversing the problem. Since it's hard to make machines think about the world, the new goal is to describe the world in ways that are easy for machines to think about.
# Başta Sherlock Holmes, Aristo tarzı düz mantığın nasıl hatalı neticeler vereceğini, gerçek hayatta asla doğru önermelerden yola çıkarak fikir yürütmediğimizi, her zaman eksik, hatalı veriler kullandığımızı vs. söylüyor. Lewis Caroll'dan (gerçek adı Charles Dodgson imiş sanırım), babamın da yaptığı, alakasız iki kavram arasında iki üç kademeli düz mantıkla ilişki kurma, örnekleri veriyor.
# Bilgi tasnifine dair Semantic Web'in yaklaşımının a world where language is merely math done with words olduğu tespitini yapıyor. "Müdür müdür müdür?" Anlamlı bir Türkçe cümle :-)
Any attempt at a global ontology is doomed to fail, because meta-data describes a worldview. The designers of the Soviet library's cataloging system were making an assertion about the world when they made the first category of books "Works of the classical authors of Marxism-Leninism." Melvyl Dewey was making an assertion about the world when he lumped all books about non-Christian religions into a single category, listed last among books about religion. It is not possible to neatly map these two systems onto one another, or onto other classification schemes -- they describe different kinds of worlds.